• Vazgeç
    Filtrele
Filtrele

7. ONLİNE OSMANLI VE KARMA SANAT ESERLERİ MÜZAYEDESİ

MÜZAYEDEMİZ'DE BULUNAN 1 SIRA NOLU ESERİMİZİN BÜTÜN BEDELİ ''BİN ŞEHİDİMİZ İÇİN BİN SU KUYUSU'' PROJESİNE  TARAFIMIZCA BAĞIŞLANICAKTIR. SAYGILARIMIZLA...

  • Kategori: Hat
Lot: 160 » Hat

OSMANLI FERAŞET ÇANTASI

Osmanlı deriden mamul. Hicri 1324 tarihli. Eserin ön yüzünde Medine-i Münevverede merhum büyük aşiki efendinin damadından intikal mekatip-i rüştiye nazırı Mehmet Sali efendi hazretlerine vusul yazmaktadır. Eserin arka kısmında der aliyyede tophane civarında sormedgir mahallesinde, el haç Hayrullah efendiye vusul Sene 1324 yazılıdır. 27x26 cm Ferâşet-i Şerife
Ferâşet çantaları, bir gönül köprüsüydü âdeta. Ferrâşlar, vekillerine çantalarda sadece hak edişlerini yollamazlardı ki… Mukaddes beldelerde yaşayan ve hizmet ortağı olan mücavir kardeşlerine bazen yediklerinden bazen de giydiklerinden gönderirlerdi. Maddî olarak ellerinde neleri var neleri yok paylaşırlardı Haremeyn ahalisiyle. Bu meşin çantalar, tek taraflı hediye taşımazdı elbette. Medine’den İstanbul’a dönüş başladı mı, bu kez ferâşet çantalarına manevî değeri yüksek hediyeler, özenle konulurdu. Hicaz’la özdeşleşmiş yedi hediye vardı ki ferâşet çantalarına bunları koymak âdettendi; hurma, zemzem, misvak, koku, kına, sürme, çörek otu. Ferâşet-i Şerife, Cenâb-ı Hakk’ın isimlerinden esinlenilerek 99 hisseye ayrılmış olup her bir hisse, 16 kırattan meydana geliyordu. Hepimizin bildiği üzere elmas ve mücevherlerin ağırlığı, kıratla ölçülür ki bu hizmetin ne denli değerli görüldüğünün bir göstergesidir. Hisselerin büyük çoğunluğu padişaha aitti ve bu üç hisse olup kırk sekiz kırata tekabül ediyordu. İki hisse yani yirmi dört kırat valide sultana verilirdi. Geriye kalanlar, padişahın belirlediği kişilere takdim edilirdi. Bazen bir kişiye tam hisse verilirken bazen de sadece yarım kırat veya çeyrek kırat verilirdi. 18. yüzyıl başlarında ferrâşların sayısı 500 iken, boşalan unvanlar için talep çok artınca, insanlardaki bu dinî gayreti geri çevirmemek için Sultan Üçüncü Mustafa zamanında sayı, 4000’e kadar çıkmıştır. İnsanların ferâşet pâyesini almak için birbiriyle yarıştığı bu şerefli vazifeye, “hizmet-i müstevcibü’l-mefharet” yani iftihar edilecek bir hizmet denilirdi. İkinci Abdülhamid Han devrinde (1901) İstanbul ile Galata, Üsküdar ve Eyüp kazalarından oluşan Bilâd-ı Selâse’den toplam 752 ferâşet çantası gönderilmiştir.
Padişah fermanı alarak imtiyaz sahibi olan ferrâşların isimleri, sahip oldukları hisse ve kıratları ile bu vazifenin başlangıç ve bitiş tarihleri, bir defterde tutulurdu. Ferâşet defterleri, sarayda Haremağaları tarafından tutulur ve sıkı takipleri yapılırdı. Önceleri, ferâşet hizmeti sadece Medine-i Münevvere için yapılsa da 03.12.1850 tarihinde Sultan Abdülmecid Han’ın iradesiyle Mekke-i Mükerreme için de ferâşet hizmeti başlatılmıştır. Sultan tarafından ihdas edilen Mekke ferâşetinin kuralları, Medine ferâşeti gibiydi. Ferâşet sahiplerini İstanbul’da dârü’ssaâde ağaları, ferâşet vekillerini de Medine’deki Şeyhü’l-Harem takip ederdi. Hicaz için son ferâşet beratı, 1914 yılında düzenlenmiştir.

Detaylar
Lot: 161 » Hat

OSMANLI FERAŞET SÜPÜRGESİ

Osmanlı feraşet süpergesi. Osmanlı devrinde Haremeyn-i Şerifeyn’in temizliğinde kullanılan eşyalar, mukaddes sayılır, şerefli mekânlarda hizmet ettikleri için onlara özel değer verilirdi. Zamanla eskiyen ve kullanılamaz hâle gelen bu objeler asla zayi edilmez, başta padişah olmak üzere hatırı sayılır kişilere arz edilmek üzere payitahta yollanırdı. Bir ömür mukaddes beldelerin tozuna toprağına hasret çekenler, bir nebze de olsa dindirirlerdi özlemlerini. Bu mukaddes eşyalar içerisinde en önemlisi, hiç şüphesiz ferrâşlar tarafından Harem-i Saadet’in temizliğinde kullanılan ve hurma yapraklarından yapılmış süpürgelerdi. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) “Medine’nin tozu, cüzzam hastalığına şifadır.” sözleri, tozları süpüren bu nesneleri daha da özel hâle getirmişti. Hususiyle İstanbul’a, padişahlara gelen bir hediye vardı ki Osmanlı sultanları, yeryüzündeki en nadide mücevherlerden daha değerli bilirlerdi bunu. Peygamberimiz’in türbesinin tozları, başta devekuşu tüyü olmak üzere kıymetli kuşların tüyleriyle alınır ve bu tüyler, her yıl Surre Alayı ile padişaha teberrüken gönderilirdi. Hicaz hizmetkârlığının şerefine, süpürgeciliğin sembolü olarak padişahlar, bu tüyleri sarıklarındaki sorguçlara iliştirir, başlarının üstünde iftiharla gezdirirlerdi. Bugün, Topkapı Sarayı Müzesihazine bölümünde sergilenen padişah sorguçlarına baktığımızda, zümrüt ve elmasların arasından çıkan tüylerin büyük çoğunluğunun uç kısımlarının aşınmış olduğunu görürüz. Ayrıca müze koleksiyonunda Haremeyn’den gelen teberrükât eşyaları arasında süpürgeler, toz bezleri, kürekler, süngerler, yelpazeler, kova ve maşrapalar da yer almaktadır. Bütün bunlar, ecdadımızın mukaddes beldelerin tozuna toprağına bile ne denli kıymet verdiğinin apaçık bir göstergesidir. 34 cm

Detaylar
önceki
Sayfaya Git: / 1
sonraki